Zemberekkuşu’yla Aile Çay Bahçesi’nde Raks Ederken

Ateş dönemine girdiğimizden midir, Dolunay’a yaklaştığımızdan mıdır, annemin durumundan mıdır, yoksa genel midir nedir, kafam dağınık yazmak konusunda. Hatta sadece yazmak da değil, yapılacaklar, düzenlenecekler, işler güçler. Bir insan kafasına not alabilir mi kardeşim? Hah, işte benim yapmaya çalıştığım bu. Sürekli aklımın bir köşesine notlar notlar notlar. Seans zamanlarını ayarla. Oda eksiklerini tamamla. Bahar hazırlıklarını yarıla. Mutfak yenilemelerini unutma. Yaz bunları bir kenara, aman yaz sallama.

Kafa böyle olunca her blog başına geçip yazmayı planladığım konuya odaklanmaya çalıştığımda içim sıkıldı, bıraktım yazmayı, kaydettim taslağı. O anda ne varsa ona döndüm, dökülmeye başladım. Geçen hafta bir, bu hafta iki. Biriken taslaklar yapılmamış ödevler gibi içime dert oldu.

Misal, iki kitap üstüne başladığım taslak yazılarım yarım bırakılmış halde masa üstümden bana bakmaktalar. Biri Haruki Murakami Zemberekkuşu’nun Güncesi, diğeri Yekta Kopan Aile Çay Bahçesi.

“Zemberekkuşu’yla Aile Çay Bahçesi’nde Raks Ederken” okumaya devam et