Gün 0: Ekinoks

Madem o başlangıç noktasına geldik, yine en iyi bildiğimizi yapalım. Yazalım.

Ateş ve hava elemetindeki yeniaylarda yazıyorum, toprak ve su elementidekilerle bırakıyorum. İhtiyacım bu demek. Temiz hava, bol güneş.

Günün şerefine bu sabah 11 gün sürecek kundalini yoga sadhanasına, yine canlı olarak değil de, gün aydınlanınca kayıttan katıldım. Harika bir mantrayla nefes ve kollarla sonda meditasyon yaparken yüzümün ısındığını, farkında olmadan gülümsediğimi, o gülümsemenin yüz kaslarımı hem esnetip hem şeklini değiştirdiğini farkettim.

O sırada kayıt dondu, mantra devam etti. Hocanın gözleri kapalı, kocaman bir gülümsemeyle iki kolu iki yana açık donmuş görüntüsü tüm ekranı kapladı. Bu ifadeye de o gülümsemede buluştuğumuza da bayıldım. Kendimi doğru yerde doğru kişiyle hissettim. Ciddi, karanlık, hırçın ya da dalgalı bir salınımda değil; nefesli, aydınlık, sıcak, mutlu, hatta coşkulu bir yapış halindeydim. Enerjim hala pek yerinde olmasa da, aç karnına ateş nefesleri, kök kilitleri biraz tansiyonumun iniş çıkışlarına oynasa da sonunda kendimi oldukça yükselmiş, dinçleşmiş, güne hazır hissettim.

“Gün 0: Ekinoks” okumaya devam et

Nöbet Günlüğü | 28-29: Yarın

Bu nöbeti bitirelim sabahki yeniaydan önce. Eski ay (eskiay?) oldu artık ta 21 Ocak’tan sonrakiler. Oldu mu dersin?

Bir aya kaç yıl, kaç ömür, kaç kayıp sığar?

Bir Coffee kaç yirmi sekiz güne, kaç on iki yıla bedel?

Bir deprem kaç yirmi dört seneyi, kaç on ili kendiyle çarpıp misliyle yokeder?

“Nöbet Günlüğü | 28-29: Yarın” okumaya devam et

Ay Günlüğü | 28

Son noktaya vardıysak şöyle bir arkamıza dönüp bakabiliriz.

Ee, nasıl geçti?

Son güne yakışır bir şekilde Mülksüzler’i bir türkçesinden okuyup bir ingilizcesinden dinleyerek bitirdim. Goodreads’de birden konfetiler patladı, ekranım kutlamalarla kaplandı. Hedef koyduğum otuz beş kitap okuma maddesi tamamlanmış. Bir tane kaldığını biliyordum da bu patlamalı kutlamalı atraksiyonu unutmuşum, şaşırdım, mutlandım. Hem kitap hem sayfa sayısı bu sene bayağı düşse de koyduğum hedefi tamamlamak iyi hissettirdi. Hele yarın Oğlak’taki yeniay öncesi. Oğlak demek hedef, başarı, sonuç demek. Seni gidi keçi.

“Ay Günlüğü | 28” okumaya devam et

Ay Günlüğü | 2 3 2 4

Dün ve bugünkü gündemim avatarlar.

Sizi bilmem, benim bir haftadır sosyal medya akışım herkesin kendi avatarlarını paylaştığı rengarenk sanal selfielere döndü. Önce biraz direndim, hele uygulamaların paralı olduğunu görünce amaan diye geçiştirdim. Aklım kaldı, kendime yakalandım. Hele böyle fantastik dünyalardan, bilimkurgu ve manga temalarından oluşanlara içim gidince direnmeyi bırakıp bir tanesini indirdim. Lensa.

Başta bir ellilik paket satın aldım, on on beş fotoğrafımı yükledim. Gece olmuş bir, yirmi dakika dönüştürme süresi tanıyor. Bekler misin beklemez misin? Biraz uyukladım biraz bekledim. Uygulama söz verdiği gibi bir buçukta bitiş gongunu çaldı, ta taa.

“Ay Günlüğü | 2 3 2 4” okumaya devam et

Ay Günlüğü | 19 Köprü 20

Sürekli veremezsin. Bazen de alman gerekiyor. Yardım alman, destek alman, fikir alman, kaale alman, hafızaya alman, içeri alman, içine alman.

Almak her zaman ayağına kolayca gelmiyor. Uğraşmanı istiyor. Tutmanı. Israr etmeni. Bir daha bir daha talep etmeni. Bekliyorsun. Sabrediyorsun. Yoruluyorsun. Sıkılıyorsun. Bırakıyorsun. İstediğini değil, geleni alıyorsun. Olanı.

Bazen de istediğini alıyorsun ve hayalkırıklığına uğruyorsun. Bu mu bu kadar dişimi sıkıp beklediğim, hayal edip peşinden gittiğim? O diş sıkmalarda sen mi değişiyorsun zaman mı, hayaller mi çözülüyor gerçekler mi basıyor? Kimbilir ne. Alma verme dengesinde ayar hep kaçıyor, kaçacak ki sen kendi kerterizini bul, orta noktana kilitlen, iki kollu tahteravallini bir aşağı bir yukarı sallayıp git ve gel.

Berlin’den -not- aldıklarımı vermeye geldim.

“Ay Günlüğü | 19 Köprü 20” okumaya devam et
%d blogcu bunu beğendi: