Run for your life!*
Böyle bağırırarak uyandım. Galiba Amerika’daydım, uyardığım kadın zenciydi, camların ardında bir ofisteydi, birbirine bitişik iki camın arasındaki incecik aralığa dudaklarımı yapıştırıp böyle seslendim ona.
Run for your life.
Ona değil de kendime diyordum sanki. Karışık odalardan, kalabalık insanlardan, nereden kimin çıktığı belli olmayan perdelerden, üste çıkarken yerin dibine inen merdivenlerden geçiyordum.
İşte bayram kapısı böyle kapandı, şehir kapısı açıldı.
“Bayram Kapısı” okumaya devam et