Salonu havalandırdım, tül perdeleri çektim, lambaları tek tek söndürdüm, birini bıraktım. Evin içinde ileri geri dolaştım. Mutfağa gittim, tezgahı topladım, salona döndüm, televizyonu kapadım. Sehpanın altında benim yönümü gösteren bir burun ve iyi görmeyen gözlerle izlendiğimi hissettim. Arada kısık bir vızıltı. Unutma beni.
Evin kapısını kilitledim, dönüp salondaki sehpanın altına baktım, bekledim. Birbirimize dönük karşılıklı bekleştik. Yanına gidip onu sehpanın altından kaldırdım. Önce o önden ben arkadan, sonra beraber yanyana hole doğru yürüdük. Çalışma odama uğradım, bilgisayarımı aldım. Odanın kapısında beni bekledi, çıkmamla dönüp yanıma geldi. Holde yan yana durduk. Haydi dedim, sırtına hafifçe dokundum. Beraber yatak odasına doğru yavaş yavaş uygun adım yürüdük. Tırıs tırıs patiler, pıtı pıtı terlikler.
“Ay Günlüğü | 7” okumaya devam et