Sağlıkla, Umutla..

Siz bunları okurken ben büyük ihtimalle havada olacağım.

Rota Frankfurt, Almanya.

Bey’le beraberiz.

Sebeb-i ziyaretimiz turistik değil, sağlıksal.

2 ay evvel talihsiz bir göz rahatsızlığıyla muzdarip olan Alman dostumuz ve Türk eşini ziyarete gidiyoruz. İki kelam, üç muhabbet etmeye, çok sevgi vermeye.

Hayat çok garip.

Hiç beklemediğin bir anda karşına öyle şeyler çıkarıyor ki, yaptığın bütün plan programların, kontrol mekanizmalarının solda sıfır olduğunu, belki de hiçbirşeyin elinde olmadığını hissettiriyor insana. Sağlıkla ilgili bir konu olduğunda akan sular duruyor.

Nasıl durmasın?

Sağlığımız yerinde olmadığı veya sekteye uğradığı zaman hayatımızı alıştığımız kalitede sürdüremiyoruz. Sürdürmeye çalışırsak zorlanıyoruz. Aksıyoruz. En ufak bir soğuk algınlığında bile bunları yaşarken kalıcı bir sağlık sorunuyla karşılaşırsak nasıl tepki veririz, yaşamadan öngörmemiz çok zor.

Umut, insanı hayata bağlıyor.

Daha önce ‘Hayatta en korktuğunuz şey nedir?‘ yazımda en büyük korkumun çaresizlik, umutsuzluk olduğunu yazmıştım.

En büyük yaşama aşkı, heyecanıysa benim için umut sanırım.

Kafamda bunlarla gidiyor olacağım.

Belki ordan yazarım, belki dönünce.

Kimbilir.

Sağlıkla, umutla..

Çıkar-çıkmaz-çocuk-çeken-köpek Coffee

Coffee’nin maceraları devam ediyor.

Bu defa çocuklarla..

köpekler ve insanları

Çocuklar ve köpekler.

Hem birbirlerine meraklı, hem birbirlerinden gizli saklı.

Ne zaman karşı karşıya gelseler, önce içten gelen bir heyecan fırtınası,

Arkasından duruma göre atlayıp hoplama veya kapanıp durma seansı.

Bizim Coffee çocuklara oldum olası meyilli.

Hele ilkokul öncesi yaşlara ayrı bir hayran halli.

Örneğin yürüyüşteyiz.

Karşıdan gelen birtakım bastıbacaklar gördü mü kuyruk dikilir, sallanmaya başlar. Kulaklar hafif dikleşip kare olur, kafa bir sağa bir sola küçük hareketlerle sallanır, karşıdaki tartılmaya çalışılır. Ben de gelenlerin ilgisine, rahatlık seviyesine göre bazen Coffee’yi oturtur, sevmelerine teşvik ederim. Baktım, genel bir çekinme hali var (özellikle ebeveynlerde), o zaman uzaktan selamlaşır, devam ettiririm.

Başka bir örnek.

Eve çocuklu arkadaşlarımız gelecek.

Kapı çalınır.

Coffee hemen kapıya koşar.

Biz de hemen girişteki yerine oturtur bekletiriz.

Böyle bir ritüelimiz var.

Geç yerine, otur, bekle.

Kapıyı açınca karşısında bir çocuk varsa, ilk hamle gidip koklamak ister. Bakar ki çocuk pek pas vermiyor, hiç ısrar etmez. Bırakır, gidip öteye…

View original post 638 kelime daha