Boğa Dönemi ve Akrep’teki Dolunay

Belki Boğa dönemine girdiğimizdendir. Kokuları daha keskin duyumsuyorum. Yanımdan geçen kadının çilekli parfümünü, savasana pozisyonunda göz yastığımın lavantasını, Coffee’nin buram buram kakasını! Bedenime değenleri ilk defaymışçasına hissediyorum. Güneşin saç diplerimi ısıttığını, rüzgarın tenimi bir okşayıp bir tokatladığını, şehrin çıplak ayak bileklerime çarptığı tozu, kumu, talaşı. Renklerin canlılığını içime içime çekiyorum. Baharları otları, göğü denizi, toprağı ağaç kabuklarını.

Boğa’yla ağırlaşan, sadeleşen, kendi zamanında ilerleyen doğanın ritmini çiçeklerimde gözlemliyorum. Gidip gelip çiçeklerime bakıyorum, gidip gelip çiçeklerime bakıyorum. Onlar da aynen durdukları yerden bana. Her bir gün gide gele açmaya yüz tutan çiçeklere gözlerimi dikmem ne zamanı hızlandırıyor ne çiçeklerin benim ritmime uyum sağlamasına yarıyor. Onlar ‘kendi zamanlarını yaşıyor’, ağır ağır çiçeklenmeye ‘yerleşiyorlar’.
“Boğa Dönemi ve Akrep’teki Dolunay” okumaya devam et