İşaret parmağımın ilk boğumu kadar büyüklükte iki canlı. Sesleri yok, sadece beraber titreşiyorlar. Artık yaşam orada, mikro boyutta. İşte bugünün ya da geçen üç günün en güzel haberi bu.
Oturduğu sepetten ısrarla kalkmayan annekuşu storun ardından sabah akşam röntgenliyorum. Artık bu sabah (tam on beşinci güne varmıştık) kafasını, gagasını aşağı doğru ters çevirip sürekli bir kıpraşmasından, oynamasından, eğilmesinden bu yavrular çıktı mı çıkıyor mu diye meraktaydım. Ama altını görmek imkansız! Yorgun da gördüm anneyi. Gözlerinin ilk defa kapanıp içinin geçtiğine şahidim. Yoksa benim perde ardındaki röntgenime karşı gözü hep ev yönünde. Babakuş da gelmedi bugün mübarek. Pazar gezmesinde miydi neydi (taktım)?
“Gün 3-4-5: Gug-Guru” okumaya devam et