Gözleri aşka gülen
Taze söğüt dalısın
Gel bana her gece sen
Gönlüme dolmalısın
Tatlı gülüş
Pek yaraşır
Gözleri ömre bedel
Ah ne güzel ne güzel
Seni sevmek
Ah ne güzel ne güzel
Ne yazmam gerektiğini biliyorum, bir türlü elim gitmiyor. Ve olanlar ortada beton bir blok gibi duruyor. Belki başımıza geleni yazarken tekrar yaşamaktan korkuyorumdur. Belki canlandırması gerçeğinden daha fenadır. Belki hala o ‘olay bedeni’nin içindeyimdir. Belki anlatmak yaşadığımızı hafifletmektir.
Travma dediğin şeyi atlatmanın tanımlı bir süresi yok. Zaman girdikçe mesafeleniyorsun, soğuyorsun, objektifleşiyorsun, ama iz hala orada duruyor. Fiziksel olduğu kadar psikolojik ve duygusal da.
Neyse ki Açık Radyo imdadıma yetişiyor. Önce Nesrin Sipahi, ardından Nilipek şimdilik diyebileceklerimi benim yerime diyorlar.
Ah ne güzel ne güzel
Seni sevmek
Ah ne güzel ne güzel
İşte yine gözlerim doluyor.
En azından şunu yazayım.
Coffee iyi. Ben de artık iyiyim. Ama olmayabilirdik. Salı gününden bugüne yaraları sarma, kabuk bağlama, birbirimize sarılma, hala çok yorgun olma halimiz baki. O Salı ki deprem oldu, Beyrut geri dönülmez bir yara aldı, biz de Coffee’yle ciddi bir saldırıya maruz kaldık.
Bir gün önceki gergin ve sürprizli Dolunay için ‘sürprizlere dayanıklılık’ eksenli bir yazı yazmıştım. Ertesi gün kendi dayanıklılığım ciddi bir sınavdan geçti. Yaşadığımız travmaya gözü dönmüş bir panter gibi tepki verdim. Yerlerde bir ayıyla güreştim. Ayı gibi bir köpek. Belki bu sayede Coffee’yi kurtardım, ama parmaklarımı, ellerimi kaybedebilirdim.
Sevgi dediğin şey bu. Canından çok sevdiğin bir varlığın canına kast edildiğinde deliyle deli oluyorsun. Mantık kalmıyor, neokorteks çalışmıyor. Sürüngen beyine bağlanıyorsun. Savaş ya da kaç. Ben savaşıyorum. Savaş açana karşı sevdiğimi ölümüne savunuyorum. Kendime zarar pahasına. Capetown, Güney Afrika sokaklarında Bey’le yürürken sağından sağından onu sıkıştırıp sözde bıçak çekerek tehdit eden bir herifin önüne atıldığımı bilirim.
Belki Salı gününü detaylı yazarım. Ya da şimdi sadece şunu yazıp bırakırım.
Ah ne güzel ne güzel
Seni sevmek
Ah ne güzel ne güzel


Ahh, çok üzüldüm, ne desem bilemedim, sadece zor olsa da atlattığınız için şükrettim. Sana da, Coffee’ye de çok geçmiş olsun, gözleriniz aşka ve birbirinize hep gülsün. Çok sevdiğim, bana çocukluğumu hatırlatan bir şarkıdır, ah ne güzel, ne güzel iyi gelmiş olması…
BeğenBeğen
@Leylak Dalı çok teşekkürler. Biz de şükrediyoruz, ucuz atlatılmış bir hadise oldu. Şarkı öyle bir zamanlamayla çalmaya başladı ki yerini başka bir şey tutamazdı. Hem gözler doldu hem sevgi yükseldi. 🙂
BeğenBeğen
çok çok geçmişler olsun, çok üzüldüm. Neyse ki şimdi iyisiniz. Öyle anladım. Cesaretine hayran oldum aynı zamanda. Ben aynısını yapabilir miydim diye düşündüm. Cevap bulamadım. Sevgiler kocaman.
BeğenBeğen
@küçük joe Çok teşekkürler. İyiyiz, çok şükür. Ben de geriye dönüp düşününce cevap bulamıyorum. Düşünerek yapamazdım. Hala da, belki öyle yapmamışımdır diyorum, ama ellerim kollarım bacaklarım aksini ispat ediyor. Benden de sevgiler..
BeğenBeğen