Uykusuzluğa iki saat direndikten sonra kalkıyorum. Dışarıyı görüyorum. Önümüzdeki çamın sisteki karanlık gölgesi. Hem ne sis. Siyah beyaz korku filmi. O sisi yaran gemi düdükleri ötüyor ta uzaktan. Rota Karadeniz’e mi Karadeniz’den mi? O kadar geriden. Büyük büyük gemiler, küçük küçük sesler.
Sırtımdaki yastık uzak kalıyor, bir tane daha koyuyorum. Odam serin geliyor, bacaklarımı battaniyeyle sarıyorum. Her zamanki şeyler yetmiyor, destekler yaratıyorum. Evdeki ‘büyük değişikliğin’ yanına küçük değişiklikler ekliyorum.
“Nöbet Günlüğü | 10: Büyük Küçük” okumaya devam et